arama

Debbie Macomber – Küçük Mucizeler Dükkanı Serisi

  • paylaş
  • paylaş
  • paylaş
  • paylaş
  • paylaş

Cemil Meriç’ in “İnsanlar kötüydü, kitaplara sığındım.” Sözü en sevdiğim sözdür. Kitaplarla haşir neşir olmayanlar bu güzel sözün anlamını kavrayamazlar. Biz kitapseverlerin yeni arkadaşlar kurmaya ihtiyacı pek olmaz. Çünkü her kitapta yepyeni insanlarla tanışıp, bambaşka hayatlara misafir oluruz. Dışardan içimize kapanık görünsek de, kitaplar sayesinde tanıdığımız insanların haddi hesabı yoktur. Üstelik gerçek hayattaki insanlar gibi canımızı acıtmazlar.

Debbie Macomber’ ın ‘Küçük Mucizeler Dükkânı’ serisinde tanıştığım insanlar var mesela. Kitabın kapağındaki;
“ Hayatın içinden dört güçlü kadın…
Küçük mucizeler, büyük umutlar
Ve dostluğun iyileştirici gücüne dair sımsıcak bir hikâye…
BU KİTAPTA MUTLAKA KENDİNİZDEN BİR ŞEYLER BULACAKSINIZ!”

Yazısı sizce de çok iddialı görünmüyor mu? Fazlasıyla ilgi çekici görünen özellikle son cümle -evet bizi kitabı almaya teşvik edecek albenilikte- ama “Ya iddia edildiği kadar iyi değilse?” diye düşündürmüyor değil. Yeni çıkan kitapların bazıları tanıtımı yapılırken, olduğundan çok daha iyi gösterilmeye çalışılsa da bu kitap kesinlikle onlardan değil. Bu kitapta gerçekten kendinizden bir şey bulmanız mümkün..

Kitabın başında Blossom sokağına yolculuk yapmaktayız. Orda Lydia adında dünya tatlısı bir hanımla tanışıyoruz. Lydia 30’larında olmasına rağmen 16 yaşından beri iki kez yendiği kanser hastalığı sayesinde kendi ayakları üstünde durmayı başaramamış biri. Kanser kendisini terk etmiş olsa da giderken yanında Lydia’dan birçok şeyi de alıp götürür. Babasını bile bu hastalık yüzünden kaybeden Lydia, sonunda kabuğundan çıkıp bir hayat kurmak için Blossom sokağında bir tuhafiyeci açar; bir de örgü kursları vermeye başlar. O dönemde Blossom sokağında yapılan yenileme çalışmaları yüzünden kursu pek rağbet görmese de birbirinden farklı üç kadın kursa katılır. Jacqueline, Carol ve Alix isimli bu üç kişi her alanda birbirlerinden tamamen zıt durumdalar. Biri sosyetenin tanınmış isimlerinden, biri çocuk için tedavi peşinde, bir diğeri ise Sosyal hizmet görevlisinden kurtulma çabasında.

Hâl böyle iken bu dört kişinin iyi geçinebilmesi de ilk başta pek mümkün değil. Sürekli tartışmalar yaşanır, örgü örmeyi öğrenmek ne kadar zorsa, yeni arkadaşlık çevreleri kurmak da o kadar zordur. Zaman ister, emek ister, çaba ister.. İlk başta örgünüzün bir şeye benzemediğini düşünürsünüz. Örgü örüldükçe, ilmekler atıldıkça ortaya güzel çalışmalar çıkar. Arkadaşlık da örgü örmeye benziyor.

Tartışmalar olsa da bu dört hanım yavaş yavaş birbirlerini tanımaya başlar. Hiç beklenmeyen zamanlarda birbirlerine yardım ederler. An gelir, birbirlerinin omzunda ağlarlar.

Lydia da bu kursun sonunda hem aşkı, hem arkadaşlığı bulur; hem de daha güçlü bir insana dönüşür. Siz de kurstaki beşinci kişi olarak her acıyı, sevinci, arkadaşlığı onlarla birlikte yaşadığınızı hissedebilirsiniz.

* * *

İkinci kitap olan ‘Bir Yumak Mutluluk’ta Lydia ve bizler için yeni bir kurs, yeni arkadaşlıklar ve yeni hayatlara dahil olma zamanı.. Her şey onun için çok güzel gidiyor gibi görünse de en beklenmedik anda gelen kötü bir haber tekrar yıkılmasına sebep olur. Kalbinin derinliklerine sakladığı korkular su yüzüne çıkar; insanları ve sevdiği adamı hayatından tekrar uzaklaştırmak ister. Ama Lydia’nın bilmediği ve öğreneceği bir şey vardır: Siz ne kadar çabalasanız da, eğer gerçekten sizi seven insanlara sahipseniz, asla yalnız kalmazsınız!!

Serinin geri kalan kitaplarını okumaya henüz fırsatım olmadı ama Blossom Sokağı’nı ve ordaki insanları özledikçe yeni kitapları elime alıp kendi dünyamdan uzaklaşabileceğimi biliyorum. Okurken hem dostluğun iyileştirici gücünü hissediyorsunuz hem de örgü örmeye başlamak geçiyor içinizden. Güzel insanlarla tanışmak ve onların hayatlarına dahil olmak isterseniz bu seriyi okuyarak Blossom sokağına uğrayabilirsiniz.

okuyucu yorumlarıOKUYUCU YORUMLARI