Kitap okumak insanı hiç bilmediği dünyalara götürüp, tanımadığı insanlarla tanıştırıyor. Her yeni kitapla birlikte yepyeni insanlar giriyor hayatınıza. Bu insanlar bazen fantastik karakterler, bazen de tarihin tozlu sayfalarında kalmış önemli kişiler olabiliyor. Nancy Moser’ın “Mozart’ın Kız Kardeşi” adlı kitabı bu tarihi eserlerden bir tanesi..Müzik dünyasının dâhi çocuğu Wolfgang Mozart yerine ablası Maria Anna Mozart(Nannerl)’ın bakışıyla okuyoruz hayatlarını.
Kitabın başında Nannerl, kardeşi Wolfgang’ın kayıp mezarını ararken çıkıyor karşımıza. Ailesinin nasıl bu duruma geldiğini düşünüp geçmişine götürüyor bizi. Aslında kitap, kadın-erkek eşitsizliğine dair etkileyici bir eser.
Wolfgang ve Nannerl küçük yaşta birlikte konserler vermiş, hatta bir dönem “Harika Çocuklar” diye adlandırılmışlardı. Ama bunu çoğumuz bilmemekteyiz. Bunun nedeni Wolfgan’ın ablasından daha yetenekli, daha zeki olması değil; erkek olması… Günümüzde bile cinsiyet eşitsizliği sorunu aşılamamışken, 1700’lü yıllarda söz hakkı bile verilmeyen kadına sunulan tek seçenek evlenip çoluk çocuk sahibi olmasıydı. Nannerl, bu duruma rağmen dönemin en ünlü kadın sanatçısı olmak istiyor, bununla ilgili hayaller kuruyordu. Evlilik ona göre değildi.
Çocukken her şey peri masalı gibiydi. Kardeşi ile birlikte soylulara, kraliyet ailelerine konserler vermiş, herkesi büyülemişlerdi. Nannerl, o yaşta bir çocuğun göremeyeceği ülkeler görmüş, maddi ve manevi değeri olan hediyeler almıştı. Kısa sürede Fransa, İngiltere ve daha nice Avrupa ülkelerine yolculuk yapıp farklı kültürlere şahitlik etmişlerdi. Ama büyümeye başladığında hayat onun için tam tersi bir yol çizmeye başladı. Kardeşine keman dersleri verilirken, kardeşi Wolfgang besteler yaparken ondan bu besteleri kağıda yazması istendi. Nannerl ne zaman beste yapmak istese kardeşi bahane edilerek engel olundu.
Sonunda Nannerl için turneler sona erdi. O ve annesi doğup büyüdüğü Salzburg’a dönerken, kardeşi Wolfie ve babası turnelere devam ettiler. Tek istediği şey müzik yapmak olan Nannerl için bu durum son derece yıkıcı oldu. İtaatkâr yapısı ailesine karşı gelmesine engel olsa da kendi içinde yaşadığı inkar ve kıskançlıkla yüzleşmek için büyük bir savaş verdi.
Yıllar sonra müzik hayallerinin gerçekleşmeyeceğini anladığında evlilik için de geç kalmıştı. O zamana kadar müziksizliğin acısına annesini kaybetmenin ve kardeşinin sorumsuzluklarının acılarıyla yüzleşmişti. Aşık olduğu adamla evliliğine başpiskopos tarafından onay çıkmaması da onun için yıkıcı oldu. En sonunda hayalleriyle birlikte gençliğini de geride bırakarak iki kez dul kalmış ve çocukları olan bir adamla evlendi.
Mozart ailesini Nannerl ile sohbet ediyormuşçasına okumak çok etkileyiciydi. Tanıdığınızı düşündüğünüz insanların bilmediğiniz yönlerini öğrenmek durup tekrar düşünmenizi sağlıyor. Nancy Moser, kitapta Nannerl’ın gözünden hayallerini, müziğe olan tutkusunu, acılarını, hayatını, Mozart ailesinin yaşadıklarını, yollardayken başlarından geçen hastalıkları sade ve akıcı bir dille okuyucuya sunmuş. Babaları Leopold’un mektupları saklaması sayesinde yüzyıllar öncesine yolculuk yapıyor ve adeta ailenin bir ferdi oluyorsunuz.