Çağımızdaki hızlı kentleşme ve demokratikleşme, kenti siyasal erk paylaşımı için yapılan savaşımların önemli odaklarından biri durumuna getirmiştir. Bunu sonucu olarak, kent ve siyaset ilişkileri, hem kurumsal yönden, hem de görgül araştırmalarla ele alınmakta, bu konularda yayınlar yapılmaktadır. Batılı ülkelerden bir çoğunda, fakülte ve yüksek okulların ders izlencelerine Kentsel Siyaset (urban politics) ya da Yerel Siyaset (local politics) gibi dersler konulduğu görülmektedir.
Kentsel ya da Yerel Siyaset, dar ve geniş anlamlarda olmak üzere iki türlü tanımlanabilir.
Özellikle,
Gerçekte, Kentsel Siyaset kavramının dar ve geniş anlamları, birbirinden kesin olarak ayrılamaz. Yerel düzeydeki karar süreçlerini ve bunları etkileyen etmenleri, ne belediye sınırları içine hapsetmek, ne de kendi başlarına bir amaç imiş gibi ele almak olanaklıdır. Dar anlamdaki Kentsel Siyaset, özerksel yönetimce belirlenen kararlardan ve ulusal siyasal ortamdan geniş ölçüde etkilenir. Buna karşın, dar ve geniş anlamındaki Kentsel Siyaset yaklaşımlarını birbirlerinden ayırmanın pedagojik bir yararı olduğu söylenebilir.
Siyaset, kabaca, mal ve hizmetleriyle, özdeksel ve tinsel değer ve çıkarların, bir üstün erk tarafından paylaştırılması ve bu üstün erki ele geçirme çabası olarak anlaşıldığından; Kentsel Siyaset de, bu değerlerin kentsel alanları ve kentlileşmeyi etkileyecek biçimde bölüştürülmesini anlatmaktadır.
Siyaset ile kent ve kentsel yaşam arasında çok eski, tarihsel bağlar vardır. Birçok düşünürler, kente, uygarlığın da, demokrasinin de beşiği gözüyle bakmışlardır. Kent havasının insanları özgür kıldığına ilişkin gözlemin Alman atasözü durumuna geldiğini biliyoruz (Der Stadluft macth Man frei) Tarihin akışı içinde, yerel yönetimlerin devlet kurumundan daha önce ortaya çıktığını öne süren düşünürler de vardı. Eski Yunanistan’da Atina bir Kent-Devleti (City-State) idi.
Kentle uygarlık ve siyaset arasındaki yakınlık, birçok dillere de yansımıştır. Kent (civitas) Latin dillerinde uygarlık (civilization) ile özdeş sayılmaktadır. Arap dillerinde de Medina’nın kentin, medeniyet’in ise, uygarlığın karşılığı olduğu bilinmektedir. Yunanca daki kent (polis) ve siyaset (politika) sözcükleri arasında yalnız anlam yakınlıkları değil, fakat aynı zamanda kökenbilimsel bağıntılar da vardır. Polis ve Politeia (devlet) sözcükleri aynı anlam içeriğine sahiptirler.
Siyasal erk ister gücünü dinden alan (teokratik) önderlerin, ister monark’ların, isterse Asya ve Afrika ülkelerinde sömürgeler oluşturan emperyalist güçlerin elinde bulunsun, hemen hemen her yerde , siyasal erkin yayılması ve güçlenmesi, kentlerin varlığını ve gelişmesini gerekli kılmıştır.