Kitle İletişim Araçları – Algı Yönetimi

“Yaptığımız hatalar için oldukça etkili bir taktiğimiz vardı, diye anlatıyor bir NATO generali. Çoğunlukla bu hataların nedenlerini ve sonuçlarını biliyorduk. Ama kamuoyunu etkisizleştirebilmek için, bir soruşturma yürüttüğümüzü, çeşitli varsayımların olduğunu söylüyorduk. Gerçeği ancak 15 gün sonra, artık kimseyi ilgilendirmediği zaman açıklıyorduk. Her şey gibi, kamuoyu da üzerinde çalışılarak oluşturuluyor.“
Le Nouvel Observateur, Temmuz 1999
“Bana bir yalan söyleyerek Irak rejimini devirme şansı verilmişti. Ben ve oğullarım Irak’a bir parça da olsa demokrasinin gelmesine neden olmaktan gurur duyuyoruz, diyor Iraklı mühendis.“
Rafid Ahmed Alwan el-Cenabi, 2010
( Bu yalan ABD’nin Irak’a girmesine kılıf oldu. )

Günlük ortalama 6 saat izlenilen televizyon…

Olmazsa olmazımız, olmayınca kendimizi boşlukta hissettiğimiz internet…

O sırf aman uyumayalım diye araç içinde açtığımız haber ve müzik içerikli radyolar…

Sabah kahvesi yudumlanırken okunan gazete/sosyal medya…

Hepimiz gün içinde yukarıdaki araçlardan en az birini kullanıyoruz. Kitle İletişim Araçları deniliyor. Ben olayı Kitle Yönetim Araçları olarak yorumluyorum.

İzlerken, dinlerken, okurken… 5 duyu organınızı da kullanırken, düşünme yetiniz;

Ben ne okuyorum?

Ne izlemeliyim?

Okuduğum yanlış olabilir mi?

Gördüklerim saptırılmış olabilir mi?

Bu yalan haber mi?

Sorularını iletecektir. Birçoğunuz bu sorulara cevabı geçiştirip, yaptığı işe devam ediyor biliyorum. Çoğu zaman ben de öyle yapıyorum.

Peki durum gerçekten de yazının başında verilen örnek gibi vahim mi? Yoksa biz mi aşırı kurgusal ve kuşkucu yaklaşıyoruz?

a) Walter Lippman’a göre algı ve gerçeklik arasındaki uçurum modern dünya ile daha da genişleyerek, sosyal, siyasal ve ekonomik hayatın içerisindeki karmaşıklık kitle iletişim araçlarının zihnimizdeki imgeleri değiştirmesi ile hız kazanmıştır.

b) Amerikalı Siyasetçi Henry Kissinger‘in konuyla alakalı şu sözü algı meselesini daha da netleştirmektedir; “Bir şeyin gerçek olmasından daha önemli olan o şeyin gerçek olarak algılanmasını sağlamaktır.”

Örnekler ile devam edelim…

Amerikan filmleri dediğimiz zaman akla Hollywood, aksiyon, gerilim ve savaş, gişe rekorları kıran bol bütçeli filmler gelir. Tuzu biberi şiddet eğilimlidir. Çizgi hep aynıdır. Peki izleyiciye verilmek istenen nedir?

“Amerika, küresel ekonomi silah ticaretinde açık ara lider.”

Yaz günleri reklamlarının vazgeçilmezi Fanta ve Coca Cola’yı ele alalım.

“Yaz günleri neşeli ve mutluyken Fanta, Aile sofrasında Coca Cola içilir.”

Biz kuşkucu değiliz. Uzaktan duygularımızla oynuyorlar… Farkındalık ayrıcalıktır!

Metinsel ‘Telif Hakları’ OkursaNet‘e aittir.