arama

Sir Isaac Newton (1642-1727)

  • paylaş
  • paylaş
  • paylaş
  • paylaş
  • paylaş

Bütün uluslarca, tarihin en büyük bilim adamlarından biri olarak kabul edilen Isaac Newton’un olağanüstü başarıları, çağdaş bilimin temellerini oluşturmuştur. Hareketle ilgili üç yasası ve çekim kuramı  günümüz fiziğinin temel taşlarıdır. Newton’un ışığın yapısına ilişkin çalışmaları ve ”beyaz” ışığın gerçekte yedi rengin bileşimi olduğunu bulması, çağdaş optik biliminde önemli yer tutar. En güçlü matematik tekniklerinden olan integral ve diferansiyel hesaplarını bulması, matematik dalındaki önemli katkılarındandır.

İngiltere’de, Woolsthorpe’da doğmuştur. Yüksek tahsilini 1665 yılında Cambridge Üniversitesi’nde tamamlamıştır. Okulunu bitirmesine birkaç ay kala, ülkeyi saran veba salgını yüzünden Cambridge kapandı ve Woolsthorpe’a annesinin yanına gitti, böylece hastalıktan kaçmayı başarabildi. Bir sonraki yıl yaşamının en yaratıcı dönemi oldu.

Günümüzde mekanik biliminin dayanağını oluşturan hareketle ilgili üç yasa, önemli buluşlarının ilkidir. İlk yasa, dışarıdan bir kuvvet etki etmedikçe hareketsiz bir cismin hareketsiz kalacağını ve düzgün doğrusal hareketli bir cismin de düzgün doğrusal hareketini sürdüreceğini söyler. İkinci yasa da kuvvetin cisimlerde ivmeye neden olması kavramını açıklar. Üçüncü yasada da, her etkinin ters yönde ve eşit bir tepki doğuracağı yer alır. Üçüncü yasadaki ilke, günümüzde jet motorlarında ve roketlerde en  yaygın biçimde kullanılmaktadır.
2

Bu yasaları ortaya koymasından kısa bir süre sonra, sıradan bir olay Newton’un en büyük buluşlarından  birini yapmasına yol açtı. Meyve bahçesinde otururken ağaçtan düşen bir elma dikkatini çekti ve elmanın neden düştüğünü düşünmeye başladı. Acaba o güne kadar varlığı bilinmeyen bir kuvvet tarafından mı dünyaya çekilmişti? Eğer varsa, böyle bir kuvvetin bütün cisimleri, hatta gezegenleri bile etkileyebileceğini düşündü. Bu düşüncesini kullanarak ve yeni bulduğu hareket yasalarını uygulayarak evrendeki tüm cisimlerin, aralarındaki uzaklıkla ters orantılı bir kuvvetle birbirlerini çektikleri kuramını geliştirdi. Bu yeni kuvvete ”Çekim” adını verdi. Gezegenlerin hareketlerini meleklere ve şeytanlara bağlayan inanışlara kesin bir biçimde son verdi. Yeryüzündeki olayları biçimlendiren yasaların gökyüzündeki cisimler için de geçerli olduğu düşüncesini yerleştirdi.

Newton’un 1665’teki buluşları mekanikle sınırlı kalmamıştır. Optikle ilgili çalışmaları sonunda beyaz ışığın cam bir prizmadan geçince renklere ayrıştığını ve bunların ikinci bir prizmadan geçince yeniden birleşerek beyaz ışığa dönüştüğünü buldu. Renk tayfı üzerindeki çalışmaları zamanında kullanılan kırılmalı teleskop türü araştırmasına yol açtı. O zamanlar teleskoplarda kullanılan merceklerin oluşturduğu görüntüler camdaki kusurlar yüzünden, renkli çizgilerle gölgeleniyordu. Newton, mercek yerine ayna kullanmaya karar verdi. Çeşitli deneylerden sonra, uzaktaki cisimlerin büyütülmüş görüntülerini oluşturan bir içbükey aynalar sistemi geliştirdi. Newton’un ilk yansıtmalı teleskobu bulması, astronomlara kırılmalı teleskobun yerine koydukları çok değerli bir alet sağladı.

Newton, Woolsthorpe’dayken çalışmalarıyla ilgili pek az açıklama yapmıştır. Hareket yasaları ve genel çekim kuramları ilk olarak 1687’de yayınlanan, ”Doğa bilimlerinin matematiksel ilkeleri” (Philisophiae Naturalis Principia Mathematica) adlı kitabında ışıkla ilgisini sürdüren Newton, 1704 yılında, ”Optik” adlı ikinci büyük yapıtını yayınladı. Kitapta, prizmalarla yaptığı deney görülmüştür. Bu kitap şimdiye kadar yapılmış bilimsel kitapların en büyüklerinden sayılır. Kuramların ve kanıtların matematiksel gösterimleri, Newton’un çekimle ilgili düşüncelerini açıklıkla belirtebilmesi için yeni bir matematik tekniğine gereksinmesi olduğunu gösterir. Bulduğu bu yeni teknik bugün diferansiyel ve integral hesaplar olarak bilinir. Bu hesap biçimlerinin bulunuşu, bilime başlı başına yapılmış çok büyük bir katkıdır. Bu hesap yöntemleri olmasaydı son üç yüz yıldaki ilerlemelerin çoğu gerçekleşemezdi. Bu hesapların, çalışmaları arasında, yalnızca geliştirdiği, bilimsel ilkelerin gerektirdiği yardımcı bilgiler olarak yer alması, Newton’un dehasının büyüklüğü için bir ölçüdür.

Işığın yapısıyla ilgili tartışmalar ve ışığın kırılmasını açıklayan kuramlar yer alıyordu. Işığın, küçük ve ışıklı zerreciklerin  akışından olduğu görüşünü de ortaya atmıştı. Bu kavram bugünde ışığın yapısıyla ilgili düşünceler arasındadır.
Isaac-Newton-el-costo-de-ser-un-genio-3

Newton’un çevresiyle olan ilişkileri, tartışmalar ve tatsızlıklarla doluydu. Pek az yakın arkadaşı vardı. Kinci ve sinirli yapısı yüzünden, iki kez sinir krizi geçirdi. Birincisi annesinin ölümü yüzünden oldu ve 6 yıl süreyle herkesten uzak kaldı. Bütün kendini beğenmişliğin yanı sıra Newton, Galile’yle başlayan bilimsel ilerlemeye olan borcunu hiçbir zaman yadsımamıştır. Bir keresinde, ”Diğer insanlardan daha ileri görebiliyorsam, bu, devlerin omuzlarında durduğum içindir” diye yazmıştır.

Newton’un büyüklüğü, ülkesindeki ve dışarıdaki bilim adamlarınca yaşadığı dönemde kabul edilmişti. 1703 yılında Kraliyet Derneği’ne başkan seçildi ve ölümüne kadar her yıl başkan oldu. 1705 yılında ”Sir” unvanını aldı.

Ölümünden kısa bir süre önce, ender yaşadığı içtenli bir anında, yaşamını çok güzel ve açık bir biçimde şöyle özetlemişti: ”Dünya beni nasıl görecek, bilemem…Ancak ben kendimi, önümde keşfedilmemiş gerçek okyanusu dururken, kıyıda oyalanan ve sırasında daha parlak bir çakıl taşı, sırasında daha güzel bir deniz kabuğu bulan bir çocuk gibi görüyorum”. Hiçbir biyografi yazarı, Newton’un yaşamını bundan özlü biçimde yansıtamazdı.

okuyucu yorumlarıOKUYUCU YORUMLARI