arama

Bağdat’ın Fethi 24 Aralık 1638

  • paylaş
  • paylaş
  • paylaş
  • paylaş
  • paylaş

Sadrazam Tayyar Mehmed Paşa Durmadan Kılıç Sallıyor, elinde kırılan kılıçları yenileyerek tekrar saldırıyordu.

 BAĞDAT’IN FETHİ

Trih

 

      Revan’ın fethinden kısa bir süre sonra İranlılar tarafından tekrarlanması Sultan Murad’ı çok üzmüş ve ona tekrar sefere çıkma kararını verdirmişti. Onun için 1637 yılı Ağustos ayında bir İran elçisi Şah Safi’nin barış isteyen mektubunu İstanbul’a getirdiği zaman ona hiç yüz vermedi. O sırada Halep’te iki İran casusu yakalanmış ve İstanbul’a getirilmişti. İran elçisi Davut paşa sarayında göz hapsine alındı ve iki İran casusu da elçinin kaldığı dairenin karşısına asıldı..            

      Sultan Murad’ın yeni sadrazamı ve Serdarı Bayrampaşa, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da sefer hazırlıklarıyla meşguldü. 8 Mayıs 1638’de de padişah İstanbul’dan hareket etti. Ordunun İstanbul’dan Bağdat önlerine varması 6 ay 1 hafta sürdü.

     Birecik yakınlarına gelindiğinde sadrazam Bayram Paşa vefat etmiş yerine. Tayyar Mehmed Paşa tayin edilmişti.

     15 Kasım günü padişahın otağı Bağdat’ın dışındaki Azamiye mevkiine kuruldu. Şehri 30 binden fazla asker savunacaktı. Şah Safi de ordusu ile Bağdat’a yakın bir yerde bekliyordu. 23 Aralık tarihine kadar önemli bir hücum yapılmadı, top atışlarıyla vakit geçirildi. Çünkü sadrazam vaktin erken olduğuna, henüz hazırlıklarına tam olmadığına inanıyor, hendekleri dolduruyordu. Padişah ise sabırsızlanıyor, sadrazamı yavaş hareket etmekle suçluyordu. Nihayet 23 Aralık bir savaş meclisi toplandı ve sadrazam ertesi günü umumi hücuma geçilmesini emretti.

      O gece ordugahta kimse uyumadı. Güneş doğarken Türk Askerleri Allah! Allah! Diye Bağdat Kalesi’ne atıldılar. Veziriazam en öndeydi. Vezirler, beylerbeyileri, yeniçeri ağaları da onunla ön safta, hendeklerden atlayarak vuruşuyorlardı. Tayyar Mehmed Paşa kılıç sallıyor. Elindeki kılıçları yenileyerek tekrar saldırırken ‘‘ Koman kurtlarım! Gayret vaktidir aslanlarım!’’ diye askeri teşvik ediyordu.

bağdat-seferi-2

Bağdat gibi yüz kaleye değerdin

   Veziriazam Serdar Tayyar Paşa`nın ön safta kahramanca vuruşması bütün askeri coşturdu ve aslanlar gibi dövüştüler. Fakat Tayyar Paşa alnından yediği bir kurşunla şehit oldu. Bu haberi alan Sultan Murad çok üzüldü ‘’Ah Tayyar! Bağdat gibi yüz kaleye değerdin!’’ dedi. Tayyar Paşa, savaş meydanında silah elde şehit düşen ikinci Osmanlı sadrazamı idi.  

  Sultan Murad Tayyar Paşa`nın yerine, sadaret mührünü Kaptan-ı Derya Kemankeş Kara Mustafa Paşa`ya verdi ve ona şöyle dedi:
    -Bak Mustafa Paşa, Tayyar`ım millet için cenk ederken nasıl düşmüştür. Göreyim seni, Cenab-ı Hakk`ın inayetiyle Bağdat`ın fethini senden beklerim.Bu hizmet için can ile çalışmalısın!…
Mustafa Paşa, gözlerinden yaşlar boşalarak sultana şu cevabı verdi:
-Padişahımın kalpten teveccühlerini, hayır dualarını isterim. Devlet için Mustafa kulun kurban olsun!…

 Mustafa Paşa ordunun başına gerek ateş hattına atıldı. Onu gören askerler, ‘’Allah Allah’’ nidalarıyla ve daha coşkulu olarak hücum üstüne hücum yaptılar. Çok geçmeden kulelerin çoğu Türk askerleri tarafından zapt edildi ve buralarda Türk Bayrağı dalgalanmaya başladı.

    Bağdat Valisi Bektaş Han direnmenin fayda vermeyeceğini anlamış ve vire davullarını vurdurmaya başlamıştı. Vali padişahın huzuruna alındı ve vire kabul edildi. Şimdi vireye göre İran askerlerinin kaleyi terk etmeleri gerekiyordu. Fakat, sözlerini tutmayıp kulelerin altına lağım yerleştirdikleri öğrenilince anlaşma bozuldu. İranlılar iç kaleye ekilip ertesi sabah ateş açtılar. Böylece kendi sonlarını da belirlemiş oldular. O güne kadar 10 bin kayıp vermişlerdi. Vireyi bozmalarından sonra ise 20 bin kayıp aha verdiler ve kale tamamen zapt edildi.

   Üç hafta sonra Bağdat`tan hareket eden IV. Murad Musul`a geldi. İstanbul`da göz hapsinde tutulan İran elçisini buraya getirtti ve onun vasıtasıyla Şah Safi`ye bir mektup gönderdi. Bu mektupta şöyle diyordu:

   ‘’Eğer barış istiyorsan, ecdadım zamanın fethedilen memleketleri teslim eyleyesin. Hediye ve pişkeşini her yıl gönderirsin. Aksi halde, bu serhadlerde kışlayıp, gelecek baharda derya gibi askerle üzerine gelmeye kararlıyım’’

IV._Murat
Musul`dan Diyarbakır`a geçen Sultan Murad burada iki buçuk ay kaldı. Sonra Nisan ortalarında yola çıkıp 10 Haziran 1639`da İstanbul`a geldi.

    Bir fırsatını bulup Bağdat`ı zapt eden ve 15 yıl elinde tutan İranlılardan bu ünlü şehri kurtardığı için Sultan IV. Murad ‘’Bağdat Fatihi’’ unvanını almıştı.

 

Genç Osman

 

Genç Osman şiiri..

okuyucu yorumlarıOKUYUCU YORUMLARI