arama

Deniz Aslan – Söyleşi

gittiğinle kaldım
  • paylaş
  • paylaş
  • paylaş
  • paylaş
  • paylaş

Bir şeyler yazılmışsa eğer, birçok şey yaşanmış demektir .” diyor yazar Deniz Aslan. Biz de satırlara konu olan yaşanmışlıklarla, aşkla, kitaplarla ilgili kendisiyle yapmış olduğumuz söyleşiyi siz okurlarımıza sunuyoruz…

 

Merhabalar Deniz Bey. Bize biraz geçmişten bugüne yaşanmışlıklarınızdan, duygularınızdan, kısaca hayatınızdan bahseder misiniz?

Her insanın bu hayatta yaşayacağı, muhakkak ki iyi ve kötü anıları vardır ya da olacaktır. Kimi vakit ruhumu kızgın alevler üzerinde yakmaya çalışan anılarım da oldu; kimi vakit bir an bile olsun aklımdan çıkmayan ve her hatırladığımda yüreğime serinlik getiren anılarım da oldu.

Ben 1990 Şanlıurfa doğumluyum. Orta öğretim ve lise yıllarını Nizip/Gaziantep’te tamamladıktan sonra 2010 yılında Kilis Yedi Aralık Üniversitesi İİBF Fakültesi İktisat bölümünü kazandım ve 2014 yılında mezun oldum. Şu an özel bir sektörde büro memuru olarak çalışmaktayım.

İş hayatından sonra bulabildiğim her fırsatta kitapların gizemli dünyasında bulurum kendimi. Şu kesindir ki yazmak için çok okumak da gerek. Yeteneğinin olması aşikâr ama kalemine derinlik getirmek için de okumak gerek diye düşünüyorum. O yüzden kitaplığımdan uzak durmayı pek beceremem.

Hiç “şunu da yapsaydım…” dediğiniz veya pişman olduğunuz durumlar oldu mu?

Tabii ki oldu. Bu soru genel itibariyle kime sorulsa muhakkak yazacak birkaç satırları vardır. Benim de oldu. Ben edebiyat dünyasına tiyatro ile girdim. Daha sonra şiir ile tanıştım ve kendiliğinden ortaya çıkan bu yeteneği geliştirmek istedim. İl ve bölge birincilikleri dışında farklı alanlarda düzenlenen şiir ve deneme yarışmalarında her yazarın geçmişinde olduğu gibi benimde vardı. Düzenlenen yarışmalarda aldığım dereceler tabii ki mutlu etti beni ve buraya kadar gelebildim. Pişmanlık değil de keşkenin en hafif dozuna sığdırabileceğim bir pişmanlığım tabii ki var.

Keşke tiyatroda bir yerlere gelseydim.

Çünkü zamanında baya emek verdiğim bu dalı uzatmak ve profesyonel bir hale getirmek için çaba gösterseydim belki şu an daha farklı bir yerde olurdum. Bunun yanında ses eğitimi alıp ses sanatçısı olmayı da çok istiyordum. Sesimin güzelliğine inandığım biriyim. Biraz eğitimle o da profesyonelliğe gelebilirdi diye düşünüyorum.

Duygularınızın en içten hayat bulduğu “Gittiğinle kaldım” kitabınız hakkında konuşalım biraz. Kitabı ele aldığımızda hayli yoğun, duygu yüklü ve sevginin en uç yaşantısını görüyoruz. Peki, normal hayatta da oldukça duygusal ve romantik biri olarak tanımlayabilir miyiz sizi?

Kitabın mottosunda yazıldığı gibi yaşanmışlıkların biriktirdiği şeyleri yazdım. Her insanın geçmişini yaralayan iyi ya da kötü anıları vardır. Yarım kalan hayallerin dile geldiği, verilen sözlerin eksik yaşandığı bir dönemin ürünü olarak görüyorum bu kitabımı. Yaşanmış şeyleri yazmak için her zaman en içten duyguyu ve en içten hissi verirsiniz kaleminize. Kalemin kağıtlara bıraktığı o satırlar aslında yüreğimin bir zamanlar nefessiz kaldığı anıların birer dışa vuruşudur. Bir zamanlar kendimi hücrelediğim o korkak halimin özgürlüğü tattığı dönemin anısı olarak kalacaktır.

Gerçek hayatta evet, çok duygusal biriyim. Dram dizilerin çoğunda gözlerim kendini bırakıverir. Aslında duygusallık ailemin genelinde vardır desem daha doğru olur. Kardeşlerim ve ben babamın bu huyunu çok iyi aldık diyebilirim. Babamdan bize geçen ve kendimce değerli bulduğum bir huydur.

Çünkü duygusal insandan pek zarar geleceğini düşünmüyorum. Hele ki yazan birinden hiç zarar gelmez.

Kaldı ki bunun yanında duygusal biri iseniz hayatı daha detaylı yaşamaya çabalarsınız. Ve galiba ben de öyle yaşayan bir insanım.

Romantiklik bir sanattır bence. Sevgiliye biçilen kaftanın rengi ve tarzı sizin kimliğinizi ortaya çıkartır. O yüzden önem verdiğim bir durumdur.

Sizce aşkın tanımı nedir?

Aşk bir bedenin yalnızlığı kadardır. Bazen koca kalabalıklar içinde yalnız biri, bazen en yek durumda kendinizi en kalabalık hissettiğiniz biri olarak tanımlayabilirim.

Hani bazen kendimize ‘Çok kalabalığım ama düşündüğümde yalnız biriyim.’ diyoruz ya işte o aşkın evresine girdiğinin sinyallerini veren bir mesajdır bence. Ben öyle olmuştum…

 

Ülkemizde son dönemlerde ‘Ah nerde o eski aşklar?’ cümlesi artık bir klasik haline gelmekte. Toplum olarak sizce aşktan ve sevgiden uzaklaşıp yozlaşıyor muyuz?

Yozlaşmaktan öte ‘’aşk’’ kelimesini dilimize çok alıştırdık. Kendi ağırlığından öteye bir kuş tüyü hafifliği kadar olması kaçınılmaz oldu. Son zamanlarda dizi ve tozpembe kitaplarda bunu çok rahat görebiliyoruz. Kaldı ki edebiyatta bile artık en hafifi ile kaleme gelmekte. Bu yanlış bir durum fakat kime sorarsan aşka getirecek tanıma muhakkak gerçekleştirdiği eylemlerini de katar. Çünkü onlara göre doğru olan o.

Bunu her zaman dile getiririm; Sevginin en kutsal hali aşka dönüşür.

Tabii bu benim fikrim. Tam tersini savunan arkadaşlarımız da yok değil. Onlara göre aşkın en kutsal hali sevgiye dönüşür. Belki de onlar haklı ama benim düşüncem, aşkın ne kadar değer kılınması gereken bir duygu olduğunu dile getirmek. Ve düşünüyorum da biz insanoğlu ne çok dilimizi alıştırdık aşk kelimesine. Sorsak ağırlığını bilen var mı? İki elin parmakları kadar belki.

Kendinizi hak ettiğiniz yerde görüyor musunuz?

Hayallerin gerçekleşmesi için atılan ilk adımlar her zaman en heyecanlı en güzelidir. Ben ilk kitabımı elime aldığımda yaşadığım o heyecanı hala hissedebiliyorum. Edebiyat dünyasına bir şekilde adım attım. Fakat tecrübesizlik, beraberinde olumsuzlukları da getirmedi değil. Ama her başlangıç bence böyledir. Kaldı ki düşe kalka öğreniriz çoğu şeyi. Galiba benim de öyle oldu. İlk kitap için bunu dile getirmek belki biraz abes kaçacak ama ikinci kitap sonrası eğer ben hala bu basamakta durmaya devam edersem hak ettiğim yerde olmadığımı söylerim. İnandığım şeyler gün geldi bir bir gerçekleşti.

Belki şu an istediğim yerde değilim ama bir gün mutlaka istediğim ve hak ettiğim yerde olacağım. Buna inancım tam.

Ben yazar olmayı ve kitap çıkarmayı bir hayal olarak yaşıyordum. Bugün gerçekleştirmiş olduğum bu hayalin heyecanını çok güzel yaşıyorum. Buna devam edeceğim ve gerçekleştirmek istediğim çok projem olduğunu da buradan söylemiş olalım…

Kitap yazma fikri sizde nasıl gelişti? Oldukça emek sarf etmiş olmanız gerek. O evreleri bize biraz anlatır mısınız?

Ben, tiyatroyla tanıştıktan sonra şiir ve deneme dünyasına girdim. Aslında biraz farklılar ama ikisi de edebiyatın en güzel dalıdır. Şiir, katıldığım canlı yayın programında da dediğim gibi bir ödev sonrası ortaya çıktı. Öğretmenimizin bize verdiği ödevi yapmayınca kendim bir şeyler yazmak zorunda kaldım. Bu zorunluluk şiir yeteneğimi ortaya çıkardı. Ve o gün bu gündür kalemimle barışık bir şekilde adım adım ilerliyoruz. Rabbim bana ömür verdikçe ben de kalemime ömür vereceğim.

Dediğim gibi ben tiyatrodan gelme olduğum için olay hikayelerini daha iyi yazabiliyorum. Ve yarı yaşanmış bir hikayeyi kaleme alıp yazmaya başladım. Tabii romanı yazarken de ilham geldiğinde şiir ve sözler de yazmayı unutmuyordum. Amacım roman çıkarmak iken şiir ve deneme kitabı önce çıktı. Yani roman yazarken aslında bu şiir kitabı yazıldı. Yoksa hiç hesapta yoktu. Kime niyet kime kısmet.

Biz yazarların hep dediğim gibi davetsiz misafirlerimiz vardır. Onlar çok zamansız gelir. Ama geldiklerinde onları iyi ağırlamayı bilirseniz, misafirperverliğinizi gösterirseniz kalkıp gittiklerinde geride sizlere çok güzel dizeler, satırlar bırakabiliyorlar. Ve galiba yetenek de burada devreye giriyor.

Ben galiba bu fırsatları iyi değerlendirdiğim için ve yazdıklarımı kitaplaştırma cesareti gösterdiğim için bugün bu kitabı çıkardım. İyi ki de çıkardım…

Kitap korsancılığına da biraz değinelim! Bazı sitelerde “elektronik kitap” adı altında illegal olarak kitaplar ücretsiz dağıtılıyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Her şeyden önce okuyucunun o sayfaları, kitabın kokusunu ve duygularını hissetmeden sadece ekrandan okuması büyük bir kayıp değil mi?

Bu soruyu sormasaydınız eğer ben kendim sorup cevaplayacaktım. En karşı olduğum durumlardan bir tanesi de maalesef bu. E-kitap, kitap değildir. Kitabı elinize almadıktan sonra, her sayfayı çevirdiğinizde burnunuza kokusu gelmedikten sonra, elinize aldığınızda ruhunuzu okşayan sayfaların dizelerine elinizi gezdirmedikten sonra kitap hiçbir zaman kitap olamayacaktır benim için.

Galiba teknoloji çağının en sevmediğim yeniliği budur. Budur değil kesin bu. Teknoloji ceolarına seslenmekte fayda var. Bırakın kitaplar bizi sayfa aralarında kaybettirsinler, ekranların acizliğinde değil.

Korsan kitaba gelince; her yazar gibi tabii ki bende buna karşıyım. Bence korsan kitap bozulmuş bir meyvedir. O eylemi gerçekleştireceğiniz zaman, gidin küflenmiş bir meyve alın ve o kokuyu görün. Eminim ki aldığınız gibi yerine bırakacaksınız. İşte korsan kitaplarda öyledir. Aslını hiçbir zaman yaşatmaz.

O çevirdiğiniz her sayfa burnunuza kötü kokular bırakacaktır. Tıpkı o çürük meyve gibi. Yapmayın, etmeyin…

Okuyan bir toplum değiliz. Buradan tüm okuyucu kitlemize iletmek istediğiniz bir şeyler var mı?

Ne kendiniz olmaktan korkun, ne de okumaktan. Tıpkı yazmaktan korkmayın dediğim gibi.

Okuyun, olabildiğince farklı eserler okuyun ve farklı hatlara, yaşanmışlıklara, hayallere tanıklık edin. Eminim, birçok arkadaştan ve birçok şeyden daha faydalı bir yol göstericidir.

Kitapları elinize almaktan, çevirmekten ve onları göğsünüzde unutup uykuya dalmaktan korkmayın. Bunları yaşayın ve görün. O zaman anlayacaksınız aslında benim ne demek istediğimi. Yaşamayan insan söylenen hiçbir şeyi kabul etmez. Ama söz konusu kitap ise, hem kabul edin hem yaşayın derim. Ne siz onlardan uzak durun ne de onlar sizden. En iyi yol arkadaşınız şüphesiz ki kitaplardır. Bunu yaşayın, yaşatın…

Yeni bir kitap çalışmanız olacak mı?

Yukarıda da değindiğim gibi gerçekleştirmek istediğim çok projem var. ‘’Gittiğinle Kaldı’’ kitabından sonra ikinci deneme & şiir kitabım çok yakın bir zamanda çıkacak. Romanı yazarken bu kitaplar yazıldı. Şu an ikinci deneme & şiir kitabım haricinde de bir romanım hazır. Ve zamanı geldiğinde onu da okuyucularımla buluşturma heyecanını hep birlikte yaşayacağız. Nice eserlerde buluşuncaya denk; sevgi ile, aşk ile kalın…

Bize vakit ayırdığınız için Okursanet ailesi adına çok teşekkür ederim. Tüm güzellikler sizinle olsun!

 

okuyucu yorumlarıOKUYUCU YORUMLARI
Cevabı iptal etmek için tıklayın.
Şuanda Bahattin Çelik adlı kişinin yorumuna cevap yazıyorsunuz.

  • Fulya KILIÇLI
    8 sene önce

    Tebrikler. Başarılarınız daim olsun.

    42
    yorum beğen
  • Salih Tunç
    8 sene önce

    Allah yolunu açık etsin kardeşim. Nice iyi röportajlara. Sen istediğin sürece hep yanındayım. Başarılar. Mavi ile…

    45
    yorum beğen
  • Müslüm Aslan
    8 sene önce

    Siirlerinin her satırında bir yaşanmışlık silsilesi en icten ve derin anlatımıyla gün yüzüne çıkarmış bir yazar …

    41
    yorum beğen
  • Kader Özkay
    8 sene önce

    Deniz Aslan
    Yüreği güzel insan
    İperleyen zamanlarda çok daha güzel yerlerde istediğiniz ve hakertiğiniz yerlerde de olmanız dileklerimle sizi gönülden kutluyorum. Kitap kokulu bol okuyuculu sağlıklı ve mutlu bir hayat diliyorum size
    Selamlar sevgiler…

    38
    yorum beğen
  • Bahattin Çelik
    8 sene önce

    Gerçekten başarılı bulduğum genç yazarlardan biri. Hayatı ve yaşamanın anlamını en iyi yaşayıp dile getiren ve bunu bize en iyi anlatan güçlü bir yazar. Kalemi oldukça güçlü ve sağlıklı. Gittiğinle Kaldım kitabı aşkın her boyutunu konu alarak başarılı bir çalışma olmuş. Bu genç yazarimizin daha güzel ve güçlü eserler cikaracagina inanıyorum. Yolu ve bahtı açık olsun.

    41
    yorum beğen
  • Furkan Dölek
    8 sene önce

    Deniz Bey’i ben çok yakından takip ediyorum. Yazdıklarıyla söyledikleri aynı olan pek nadir insanlardan. Yazdığı gibi yaşayan insan, Deniz Aslan…

    42
    yorum beğen