Mecliste son günlerde gündemde meclis başkanlığı yarışı olmasına karşın bir yandan koalisyon hesapları yapılıyor ve pazarlıklar adeta bir ”sır perdesi” ardında devam ediyor. Her siyasi parti kendi menfaatine göre diğer partilerden herhangi biriyle yapacağı olası bir anlaşmanın ilerleyen yıllardaki seçimlerde nasıl bir getirisi veya kaybı olacağını, ince ince beyin takımlarınca düşünmekte ve karar için hazırlıklar yapmakta. Perde arkasındaki gelişmeleri ve olası koalisyon söylentilerini şöyle sıralayabiliriz:
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye yakın isimlerden biri olarak bilinen Gaziantep Milletvekili Prof. Dr. Ümit Özdağ, AKP’ye koalisyon için partisinin ‘olmazsa olmaz’larını sıraladı.
‘Erdoğan meşrudur, aksini söylemiyoruz’
Posta gazetesi yazarı Candaş Tolga Işık’a konuşan Özdağ, “Meşrudur, bunun aksini söylemiyoruz” dediği Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Anayasa’da belirtilen yetki alanına çekilmesi gerektiğini belirtti.
Özdağ, partisinin ‘kırmızı çizgi’si olan çözüm süreci kapsamında ‘özerklik’ sözü verilmişse bundan dönülmesi ve PKK lideri Abdullah Öcalan’la ‘Türkiye devlet ve milletini ilgilendiren hayati konuların’ asla görüşülmemesi şartlarını öne sürdü.
Yargının üstündeki siyasi baskının kaldırılması gerektiğini vurgulayan MHP’li vekil, “Erdoğan’ın sarayı boşaltıp Çankaya’ya taşınması ve dört bakanın Yüce Divan’a yollanması olmazsa olmazlarımızdan değil” diye konuştu.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, 7 Haziran seçimleri sonrası parti teşkilatlarından anketlere, milletvekillerinden akademisyenlere kadar toplumun birçok kesimiyle istişareleri sürdürüyor. Davutoğlu, MHP ile koalisyonun, “daha uyumlu” yürüyeceği yönünde sonuçlarla karşılaşıyor.
Ancak partide yapılan analizlerde, Refah Partisi’nin 1991 genel seçimlerinde yaptığı seçim ittifakı hatırlatılarak, “Doğu ve güneydoğudaki oylarının tamamını kaybedebiliriz” endişesi dile getiriliyor. HDP’nin barajı aşma motivasyonuyla Doğu ve Güneydoğu’da ciddi bir üstünlük elde etttiği düşünüldüğünde, MHP ile yapılacak bir koalisyonun “Bölgeyi tamamen kaybetme” anlamına gelebileceği ifade ediliyor. Analizlerde, 1991 yılında Necmettin Erbakan liderliğindeki Refah Partisi ile Alparslan Türkeş yönetimindeki MÇP ittifakının yüzde 17’ye yakın bir oya ulaşmasına karşın Refah Partisi’nin doğu ve güneydoğu bölgelerinde de yarı yarıya oy kaybına uğradığı tespitine yer veriliyor.
Daha seçim öncesinden CHP tarafından tasarlanan ve öncelikle AKP’nin iktidardan indirilmesi amacıyla ”emanet oylarla” HDP’nin barajı aşmasını sağlayarak, dışarıdan HDP’nin destek vereceği bir CHP-MHP koalisyonu senaryosu, seçim sonrasında oluşacakların kestirilmeye başlanması ve HDP ile olası bir koalisyonun MHP’nin oylarını alt-üst edebileceği endişesiyle MHP kırmızı çizgisini belirtmiş ve bu senaryo da henüz ilk aşamada imkansız hale gelmiştir.
CHP Eski PM Üyesi Savcı Sayan; CHP içindeki 30-40 kişilik muhalif grubun bugün rahatsız olduğunu, ‘Eğer Cumhuriyet Halk Partisi diretirse, koalisyonu zora sokarsa, ülkenin menfaatine olmayan bir süreç başlarsa biz rahatsızlığımızı dile getireceğiz. Gerekirse ayrılıp DSP mi başka parti mi yeni bir grup kurarak biz AKP ile koalisyon yapacağız dolayısıyla bu ülkeyi bu sıkıntıdan kurtaracağız, bu bizim yurtseverlik duygumuzdur.’ ifadesinde bulunduklarını belirtti.
Ankara kulislerinde bu aralar sıkça dile getirilen iddia. Sadece Abdullah GÜL’ün değil onunla birlikte, Anayasa Mahkemesi eski Başkanı Haşim Kılıç, TBMM Başkanı Cemil Çiçek, TBMM Başkanvekili Sadık Yakut, Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, Spor eski Bakanı Suat Kılıç, Sanayii eski Bakanı Nihat Ergün, Adalet eski Bakanı Sadullah Ergin, TBMM İdare Amiri Ömer Faruk Öz, eski milletvekilleri Abdülkadir Aksu, Necati Çetinkaya, Salih Kapusuz, Mücahit Fındıklı, Mehmet Tekelioğlu, Zeki Karabayır, Şükrü Ayalan, Necdet Budak, Ruhi Açıkgöz, Kemalettin Göktaş’ında Demokrat Partiye katılacak isimler arasında sayılıyor.
ETİKETLER
BENZER İÇERİKLER
OKUYUCU YORUMLARI
KATEGORİDEN POPÜLER HABERLER
29 Mart 2016
9 Nisan 2016
EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
